10,00 

Kategoriler: Etiketler:

Açıklama

Ataol BEHRAMOĞLU

Halim Yazıcı dostumdur. Hem insan, hem şair olarak. Konuşurken sesini çok fazla yükselttiğine tanık olmadım. Sanki iç sesiyle konuşur gibidir. Bir şey söylerken aynı zamanda da sanki bir başka şey daha düşünmektedir. Daha doğrusu, sanki hep düşündüğü bir başka şey vardır. “İpekTin”i okurken bu başka şeyin şiir olduğu kanısına kesinlikle vardım. Başka da bir şey olamayacağına.

Bu çocuk bence şair doğmuşlardan. Yoksa bu imge bolluğu nereden gelirdi? Onu okurken “Dalgacı Mehmut”u anımsadım. Orhan Veli sanki Halim’i yazmış. O, yırtılmış bulutları dikiyordu aklımda yanlış kalmadıysa. Bu vita tenekesinden hayallerine sarmaşık gülleri dikiyor. Sanırsınız kısa pantolonundan henüz çıkmamış bir çocuk. Elinde sapanla imge avlıyor. Oltayı çocukluğuna atmış, oradan durmaksızın imgeler çekiyor. Gülün ömrüne, balığın puluna kafayı takmış. Bir de çocuklara. “İpekTin”in açılış şiiri, “Savaşta Ölen Çocuklar” olağanüstüdür.

“çocuk mermisi / diye bir mermi / yok ki”

Karşımızda böyle bir şair var.

Ve o çocuk babasına sesleniyor:

“şiiri durdurma baba

burnum kanıyor

beni merak etme kan durur”