10,00 

Onur ÇALI

Halim Yazıcı’nın yeni kitabı Avludan Kuş Sesleri’nin girişinde Elizabeth Kubler Ross’dan yapılan alıntıda şöyle deniyor: “Güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar.” Şiiri, şairliği yücelten anlayışa, şairliğin verilmiş bir lütuf olduğu anlayışına hep karşı çıkmışımdır. Ama işte çok güzel şiirler okumanın zararlarından biri de budur. Tükürdüğünüzü yalarsınız. Bir başka zararı da, güzel bir şiir okuduktan sonra her şeyi şiir gibi yaşamak istemeniz olacaktır. Buna engel olamazsınız. Sonradan pişman olursunuz. Çünkü siz şiir gibi yaşamaya çalışırken hayat/diğer insanlar olanca çirkinlikleriyle devam ediyorlardır hayhuylarına. Olsun ne çıkar. Hem elimizden başkası da gelmez zaten! İşte bu hayatın çirkinlikleri diye özetleyebileceğimiz şeyler –maalesef mi yoksa iyi ki mi demeli- güzel insanların ortaya çıkmasına katkıda bulunurlar. Bazen iyi şiirler de bu çirkinliklerden ve adaletsizliklerden beslenir. *** Avluda Kuş Sesleri, Halim Yazıcı’nın Buca Cezaevi’nde geçirdiği 226 günün beslediği şiirlerdir. Her zamanki gibi: az sözcüklü ve derine işleyen şiirler. Okuyanlar bilir; Halim Yazıcı şiiri görür görmez çarpan bir aşktan çok zamanla içinize işleyen, içinizde genişleyen ve içinizi yurt edinen bir sevgiyi andırır. Belki de bu yüzdendir şairin, sevgilisine “şiir ülkem” diye hitap etmesi. 33 adımlık avluyu, Perşembeleri yapılan telefon görüşmelerini, görüş günlerini, avluyu ziyaret eden güvercinleri, çok eski bir martının izlerini, yeşil soğan yetiştirmenin inceliklerini, açık görüşleri bir bir okuyoruz bu şiir-günlükte. *** Can Yücel şiiri umutsuzluğa benzetmişti: “Elbette bir umutsuzluktur. Niçin mi? Umutsuz olmayan adamlar şiir yazamaz. Umutsuz olmayan adamlar resim yapamaz, mimar olamaz. Yaratıcı olamaz. Bu dediğim elbet yaşadığımız dünya için bir söz. Çünkü kağıt bir umutsuzluktur. Boş bir kağıt… Tuğlalar, briketler, çimentolar, hepsi umutsuzluktur. (…) Onların içinden bir umudu bulmaktır şiir.” Halim Yazıcı şiirinin Avluda Kuş Sesleri kitabıyla geldiği nokta, tam da budur ve somut olarak budur: Tuğlalar, demir parmaklıklar, betonlar arasından şiir çıkarmak. O şiirle umuda bir yol çizilir ve şair serçelerin kirpiklerine binip koğuş sayımından kaçar. Hem de her sabah. Şiirlerde bir umutsuzluk, bir karamsarlık göreceğinizi sanırsanız aldanırsınız çünkü şair içerde de boş durmaz, güneş avlar: senin anlayacağın ey yaşadıklarım sizi yeniden yaşıyorum dedim ki güneş avlıyorum her sabah elimde alnım. (“tamam. işte anlatıyorum” şiirinden) *** Avluda Kuş Sesleri, maltadan kuş sesleri getiriyor kulaklarımıza. Duyuyor musunuz?

Kategoriler: Etiketler: